Kırılan bir tabağın, vazonun ya da kupanın yüzlerce parçaya bölünmesi bizim için o eşyanın artık anlamını, değerini ve işlevini yitirmesi anlamına gelebilir. Böyle bir durumda birçoğumuz gönlümüz el vermese de o eşyayı çöpe atabiliriz. Japonlar, kırılan bir tabağı, bardağı ya da vazoyu kintsugi tekniği ile birleştirip onarıyorlar.
Japonların bu geleneğinin altında bir felsefe gizli. Bu felsefeye göre bir eşya ya da insan bir hasara uğramış bir acı çekmiş ise bundan bir ders almış ve bu konuda bir hatıraya sahiptir. Bu yüzden dolayı da artık daha önceki halinden çok daha güzel ve değerlidir. Felsefenin, eski, basit ve gösterişsiz olana değer veren, kusuru kabul ederek kucaklayan Japon Zen felsefesi “wabi-sabi” ile de örtüştüğünü söyleyebiliriz.
Bu teknikte olduğu gibi hayatımızda oluşan yaralara farklı bir bakış açısıyla yaklaşırsak nasıl olur? Örneğin kırıklarımızdan, yaralarımızdan ve kusurlarımızdan utanmak ve onları saklamak yerini onlarla birlikte bambaşka bir insan olduğumuzu ve bu yaşadıklarımızın bizi daha değerli hale getirdiğini fark etsek nasıl olur? Hayatımızın içindeki her türlü onarım süreci, dönüşümü de beraberinde getirdiği için onarılan geçmişe göre daha güçlü ve değerli hale geliyor.
2021 yılının hepimiz için yaşanmışlıklarımıza değer verdiğimiz, kusurlarımızı kucakladığımız ve farkındalığımızın geliştiği bir yıl olmasını diliyorum.
Mutlu yıllar…
Haluk Düzgün
Sosyolog & Aile Danışmanı & Profesyonel Koç